|
Huzurlu bir uyku geçirmenizi sağlar, Açık hücreli viscoelastik malzemeden üretildiği için hava dolaşımı mükemmeldir terlemeyi önler, Hangi pozisyonda uyunursa uyunsun boyun ve omuz kaslarının tam gevşemesini sağlar, Boyun omurgasının anatomisine uygun, Boyun ve omuz kaslarını destekleyip, gevşeten özelliktedir, Düzgün nefes alınmasına ve horlamanın azalmasına yardım eder.. |
13 Nisan 2014 Pazar
Visco Theraphy Boyun Yastık
Visco Royal Plus Yatak
|
Uzay teknolojisi için geliştirlmiş yüksek yoğunluklu hafızalı sünger visco ile üretilen Visco Royal Plus Yatak üst düzey ortopedik yatak desteği sağlar.Modern tasarımı aloera vera özü içeren anti bakteriyel örme kumaş yumuşacık tuşesiyle uyku problemlerini en aza indririr.Yatağınızda kalıcı bir ferahlık sağlar.Visco Royal Plus Yatak bir Yataş ürünüdür.
|
Pasifik Ortopedik Yatak
|
Visco elastik hafızalı sünger teklonojisi ve bonel yay sitemine sahip Pasifik Ortopedik Yatak sıcaklık ve ağırlığa göre vücudun şeklini alarak doğal omurga eğrisine uyum gösterirken bir yüzü sert bir yüzü yumuşak tasarımı ile ön plana çıkmaktadır.Pasifik ortopedik yatak bir Yataş ürünüdür.
|
Titenium Ortopedik Yatak
|
5 bölgeli pocket yay sistemi ile Titenium Ortopedik Yatak farklı sertliğe sahip bölgelerle vücudu ağırlık oramlarına göre destekleyerek farklı vücut tiplerine sahip eşlerin aynı konfor ve desteği almalarını sağlar.Titenium Ortopedik Yatak bir Yataş ürünüdür.
|
Premium Visco Yatak
![]() |
Premium Visco Yatak da kullanılan 5 böleli pocket yay sistemi birbirinden bağımsız olarak çalışarak omurganın daha düz durmasını sağlar.Yazlık tarafında serin tutan nemlendirici etkili vatka,kışlık tarafında ise sıcak tutan %100 yün Wollmark yün vatka kullanılmıştır.Premium Visco Yatak bir Yataş ürünüdür.
|
Neon Ortopedik Yatak
Bonel yay sistemine sahip Neon Ortopedik Yatak her iki tarafındada bulunan anti bakteriyel puanlı örme kumaşı sayesinde her daim temizliği koruyarak güvenli ve sağlıklı bir uyku sağlar.Neon yatak bir Yataş ürünüdür.
|
|
Lotus Ortopedik Yatak
![]() |
Fermuarlı çıkarılabir çamaşır makinesinde yıkanabilir pediyle Lotus yatak hijyenik bir uykunu kapılarını aralıyorLotus Ped yatağa ultra ortopedi sağlarken bel ve sırt arılarının iyileşmesinde yardımcı oluyor.Lotus Yatak bir Yataş ürünüdür.
|
Troya Ortopedik Yatak
Uyku konforunu artıran basınç dağıtıcı sünger katmanlarıyla full ortopedik yapıdaki troya , yazlık kışlık taraf özelliğine sahiptir.Kışlık tarafında sıcak tutan %100 Yün Woolmark yün vatka kullanılmıştır.Wollmark protein özlü yapısı ile nefes alır kötü kokuyu emipyok eder.Kalp atışlarını rahatlatırve antistres özeliklidir.Yatak yüksekliği 25 cm.Yataş ürünüdür.
|
|
Focus Ortopedik Yatak
Ortopedik yapıda Focus Bonel yay sitemiyle vücut ağırlığını dengeli şekilde tüm yaylara dağıtır ve yatakta çökemeye karşı dirençli Focus, ekonomik ve uzun ömürlü uyku arayanlar için bir yatak.Vücut ağırlığını dengeli bir biçimde bütün yaylara dağıtan yatakta esnekliğe ve çökmeye karşı dayanıklı bonel yay sistemi.Yatağın nefes almasını sağlayan 4 adet hava kapsülü.Yatak yüksekliği 20cm.Bu ürün Yataş Ürünüdür.
|
|
Eros Ortopedik Yatak
Pillowtop görünümlü modern tasarım.Eros ped ortopedik yapısıyla bel ve sırt ağrılarının iyileşmesinde yardımcı olur.Bakteri küf mantar oluşumunu engelleyen Hycare teklonojisi.Yumuşak tuşeli örme kumaş.Uyku konforunu artıran çift yönlü rulo sünger.30 cm yükseklik.Eros ortopedik yatak bir Yataş ürünüdür.
|
|
Relax Form Yatak
|
Relax Form Yatak; kullanıcılarını her gece sadece bir uykuya değil terapiye de davet ediyor.Paket yay sisteminin üzerinde kalın lateks malzemeden oluşan malzeme, vücuda her noktadan temas ederek mükemmel bir konfor ve destek sağlar.Kauçuk ağacının öz sütünden elde edilen doğal lateks malzeme hava, ısı ve nem hareketi sağlayarak uygun uyku iklimini oluşturur.Lateksin üstün konforunu ideal yay sistemi kombinasyonuyla sunan Relx Form, 32 cm kalınlığıyla özellikle yüksek yatak sevenlerin tercihidir.Multi spring yay sistemi fazla ağırlığın yatağa gömülmesini engeller, ayaktayken durulan ideal 'S' pozsiyonunun yatarken de korunur.Yatağın üst kısmındaki kalın lateks ped ideal esnekliği sağlarken, vücudu da daha iyi sarar.Metrekarede kullanılan 220 adet yay (diğer yay sistemlerinin neredeyse iki katı) yatağa daha ortopedik bir yapı kazandırır.Diğer artılar;Yay sisteminin oluşumunda kullanılan 2.0 mm çapındaki çelik tel, üretim sırasında ısıl işleme tabi tutularak daha dayanıklı hale getirilmiştir.Doğal malzemeler kullanılarak üretilen lateks malzemesi bu yapısından dolayı yatak içerisinde her türlü mite türevi canlıların yaşamasını engeller.Yan yüzlerde kullanılan sert sünger bordür yatağın kenarına oturmaktan kaynaklanan deformasyonu engeller.
|
Hyper Soft Ortapedik Yatak
Hyper Soft Ortapedik Yatak; Güne zinde başlamanın yeni formülü.Hyper soft Ortapedik Yatak; şık ve modern tasarımının yanısıra üretiminde kullanılan özel süngeri sayesinde yatakta keyifli vakit geçiyeceğiniz ayrıcalıklı bir konfor sunuyor.Hyper Soft Ortepedik yataklarında; kullanılan herkül yay sistemi, direnci her bir yaya eşit olarak yayarak, ekstra ortopedik bir uyku ortamı sağlıyor.Üretiminde kullanılan tamamen doğal pamuklu kumaş statik elektriği engelleyerek uykuyu daha da doyumsuz hale getiriyor.Hyper Soft Ortededik Yatağın size sundukları:Sertlik dereceleri özel olarak ayarlanmış 3 zonelu yay sistemi, ekstra yumuşak süngeri sayesinde vücudunuzun her noktasına tam destek sağlar.Vücudunuz yatakla tamamen uyumlu hale geldiği gibi alışakanlıklarınızı da tamamen değiştirir.Yatağın çift tarafında kullanılan silikonize özel Hyper dolgu malzemesi ideal sertlikte uyku ortamı hazırlar.
|
|
Pocket Spring Serisi
|
Pocket Spring Serisi; ile hiç olmadığı kadar rahat bir uykuya ne dersiniz? Pocket Spring Serisi, Pocket spring yay sistemini farklı dolgu malzemeleri ile bir arada kullanarak kilonuza göre yatak seçiminizi kolaylaştırıyor.Pocket spring yay sistemi, direnci her bir yaya eşit olarak yayarak ekstra ortopedik bir uyku ortamı sağlarken, farklı yoğunluktaki dolgu malzemeleri vücudunuzun rahat edeceği en ideal sertliği sunuyor.Örme kumaşı dolgu malzemelerinin vücudu en doğru şekilde sarmasını sağlarken, gözenekli yapısı sayesinde hava alabilen bir ortam oluşturur. Pocket Spring size sundukları: Kilolu olmayan kişiler için idealdir.Pocket spring yay sisteminin üzerinde kullanılan soft dolgu malzemeleri ile daha yumuşak bir yapıya sahiptir.Yumuşaklık vücudun gerektiği kadar yatağa gömülmesini sağlarken sert yay örgüsü vücudu olması gerektiği kadar destekler.Ayrıca Pocket Sprıng yatağın içersinde; 1000 gr sert keçe,300 gr elyaf,14 cm pocket yay, Hypersolf kontini sünger, 8 cm 23 dns yüzey süngeri 4 adet hava kapsülü,4 adettaşıma kulbu ve üzeri özel kapitone edilmiş pamuklu kumaş.
|
Diamond Ortopedik Yatak
Diamond ile tanıştığınızda bu kusursuz güzelliğe karşı koyamayacak en keyifli uykunun tadını çıkaracaksınız.Dımand Ortapedik Yatak, insan vücudunun ayaktayken sahip olduğu ideal 'S' konumunu yatış pozsiyonunda da koruyarak sabahları zinde ve dinlenmiş olarak kalkmanızı sağlar.Yatağın bir tarafındaki ped, vücudunuza ve omurganıza gereken tüm ortopedik desteği sağlarken, diğer taraftaki ped yatağı daha da esneterek yaylı baza hissini verir.2 kat fazla yaya sahip herkül yay sistemi ise, her noktadan temas sağlayarak vücudun dengesini korur.Dıaman Ortepedik Yatağın; size sundukları:Ped içerisinde kullanılan yüksek yoğunluktaki HYPER dolgu malzemesi gece boyu masaj hissi verir.Uyku esnasında istem dışı hareketlerinizi azaltır.
|
Safir Ortopedik Yatak
Safir Ortapedik Yatak; 2 dakikacık dedirten bir yatakla tanışmaya ne dersiniz? Safir Ortapedik Yatak; yeni bir günde tüm işlerin üstesinden gelebilecek bir enerji ile başlamak ve güçlü hissetmek için ideal bir yatak.Herkül yay sistemi kullanılan Safir Serisi yataklarda metrekare başına düşen yay adeti diğer sistemlere oranla daha fazladır.Bu sayede vücudun tamamına anatomik ve ortopedik destek sağlanır.Safir Ortapedik Yatağın İç Malzemesi; herkül yay sistemi,antialerjik,anti bakteriyel özellikte termofeld 120 gr elyaf, 1000 gr sert keçe,22 danside 2,4 yüzey süngeri kapitone edilmiş özel dokulu kumaş, 1,2 mm beyaz sünger, 22 danside gri takoz süngeri,4 adet hava kapsülü,4 adet taşıma kulbundan oluşmaktadır.Bunlar Dışında Bize 7 / 24 Ulaşmak İçin TIKLAYIN
Teknik Bilgiler
- Anti Alerjik Anti Baktiriyel özellikte Termofeld 120 GR Elyaf
- 22 DN 2.4 milimetre sünger ve 1.2 milimetre 22 DN Beyaz Sünger
- Herkül Yay Sistemi
- 2 mm 28 DN Yüzey Süngeri
- 4 adet Hava Kapsülü
- Yatak Yüksekliği 24 cm
- Yatak taşıma kulbu 4 adet
- Özel Kapitone edilmiş pamuklu kumaş
- 5 YIL GARANTİ
Diamond Ortopedik Yatak
Dıamond Ortapedik Yatak; ile tanıştığınızda bu kusursuz güzelliğe karşı koyamayacak en keyifli uykunun tadını çıkaracaksınız.Dımand Ortapedik Yatak, insan vücudunun ayaktayken sahip olduğu ideal 'S' konumunu yatış pozsiyonunda da koruyarak sabahları zinde ve dinlenmiş olarak kalkmanızı sağlar.Yatağın bir tarafındaki ped, vücudunuza ve omurganıza gereken tüm ortopedik desteği sağlarken, diğer taraftaki ped yatağı daha da esneterek yaylı baza hissini verir.2 kat fazla yaya sahip herkül yay sistemi ise, her noktadan temas sağlayarak vücudun dengesini korur.Dıaman Ortepedik Yatağın; size sundukları:Ped içerisinde kullanılan yüksek yoğunluktaki HYPER dolgu malzemesi gece boyu masaj hissi verir.Uyku esnasında istem dışı hareketlerinizi önemli ölçüde azaltır.Omurganızın doğru bir çizgide kalmasını sağlar.Yatağın vücuda uyguladığı basıncı en aza indirerek olası eklem ağrılarınızın giderilmesine yardımcı olur.Kullanılan %100 pamuklu kumaş en doğal ten temasını sağlarken, vücuttaki nemi atar, terlemeyi azaltır.Kullanım konforunun yanısıra uzun ömürlüdürToz, mite ve bakteri barındırmaz, hijyeniktir.Yan yüzlerde kullanılan sert sünger bordür yatağın kenarına oturmaktan kaynaklanan deformasyonu engeller.Ayrıva Dıamond Ortapedik Yatağın iç malzemelerinde; herkül yay sistemi, antialerjik,antibakteriyel özellikte termofeld 120 gr elyaf,1000 gr sert keçe, 22 danside 2 mm yüzey süngeri, 22 danside 2mm ped süngeri,28 cm kalınlık ile 1,2 mm beyaz kontini sünger 22 danside gri takoz süngeri,4 hava kapsülü,4 adet taşıma kulbu,özel kapitone edilmiş özel dokuma pamuklu kumaş kullanılmıştır.Bunlar Dışında Bize 7 / 24 Ulaşmak İçin TIKLAYIN
Teknik Bilgiler
- Özel kapitone edilmiş pamuklu kumaş
- 1000 Gr sert keçe
- Antialerjik, antibakteriyel özellikte termofeld 120 Gr Elyaf
- 22 DN 2 mm Ped Sünger
- Özel kapitone edilmiş Ped
- 2 mm 28 DN Yüzey Sünger 4 Adet taşıma kulbu
- 22 DN Yan Takoz Süngerleri 4 Adet Hava Kapsülü
- 28 cm Kalınlık
- 5 Yıl Garanti
Gece 23'den Sonra Sağlığın İçin Hemen Uyu
Uyku sırasında özellikle de karanlıkta salgılanan melatonin hormonu, vücuda tepeden tırnağa fayda sağlıyor. Peki melatonin hormonunun en fazla salgılandığı saatler hangileri? Dr. Ebru Aydın, 'Melatonin salgılanan saatleri insanların kaçırmaması gerekiyor. Melatonin hormonu özellikle gece 11'den sonra salgılanmaya başlıyor ve gece 2'ye kadar en üst seviyeye çıkıyor. Sabaha doğru da yavaş yavaş azalıyor. O nedenle özellikle bu saatlerdeki uykuyu kaçırmamak gerekiyor. Tabii melatonin hormonunun en çok karanlıkta salgılandığını unutmamak gerekir. Bu nedenle uyunulan yerin karanlık olması, gece lambası kullanılmaması çok önemli' diyor. İhtiyaç duyulan uyku saati kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Kimi 8 saatlik uykuyla kendini zinde hissederken, kimine 6 saat yetiyor da artıyor. Buna karşın Dr. Ebru Aydın, genel olarak ortalama 7 saat insanların uyuması gerektiğini söylüyor ve uyarıyor: 'Kuvvetli bir bağışıklık sistemi, sağlıklı bir ömür için 6 saatten az uyumamak gerekiyor. 6 saatten az uyuyan kişilerde örneğin kalp hastalıkları daha fazla izleniyor. Gündüz uykularının çok fazla önemi yok. Önemli ve gerekli olan gece 11'den sonra uyumak. Ancak sağlıklı ve kaliteli uyku için kesinlikle karanlık ortam şart. Televizyon başında uyumak ise, son derece sağlıksız ve yanlış. Bu arada oda ısısı da çok sıcak olmamalı.'
Melatonin Hormonu
Uyku sırasında özellikle karanlıkta salgılanan melatonin hormonunun önemine değinen Dr. Aydın, melatonin hormonunun faydalarına ilişkin her gün yeni çalışmaların ortaya çıktığını belirtiyor: 'Sihirli kelime burada melatonin! Melatonin hormonunun bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiğine dair pek çok çalışma var. Bağışıklık sistemi de normalde bir dedektif gibi çalışır. Her gün ya içeriden oluşan, kontrolsüzce çoğalan tümör hücreleri ya da dışarıdan bakteri veya virüs gibi zararlıların üzerinde dedektif gibi tarama yapar. Yolunda gitmeyen bir şey varsa dışarıdan gelen zararlılar varsa bunları temizler. Ve melatonin hormonunun görevini yapması için sağlıklı ve kaliteli uyku şart.' Melatonin hormonunun bağışıklık hücrelerini pozitif yönde etkilediğini belirten Dr. Aydın, melatonin eksikliği olan kişilerde gribal enfeksiyonların ve bazı bakteriyel hastalıkların daha fazla izlendiğini, hatta bu hastalıkların daha ağır geçtiğini söylüyor. Bağışıklık sisteminin zayıflaması kansere kadar gidebiliyor. Bu nedenle gece çalışan insanlar daha fazla risk altında bulunuyor.
Uykusuzluk gribe davetiye çıkarıyor
Uykusuzluk gribe davetiye çıkarıyor
"Bir temiz uyudum ki" sözü sizin için geçerli mi? Yoksa "başınızı yastığa koyup, şöyle deliksiz bir uyku çekip, sabaha da zinde" bir şekilde başlayabilmeye hasret misiniz! Yoğun ve yorucu iş temposuna uykusuzluk hele bir de son zamanlarda grip salgını eklenince, günler ve geceler tam anlamıyla kabusa dönüşebiliyor! Griple mücadelede sağlıklı beslenme ve hijyen kurallarına dikkat etmek kadar, sağlıklı ve kaliteli bir uyku da son derece önem taşıyor. İntegratif Tıp, Kadın Hastalıkları ve Doğum UzmanDr. Ebru Aydın, uykusuzluğun gribe yatkınlık yaratabildiği gibi, enfeksiyon nedeniyle de kişinin uyku problemi yaşayabildiğini, bunun da hastalıkların iyileşme sürecini yavaşlattığını belirtiyor. Vücudun direncini artırmak için uyku, olmazsa olmazlar arasında yer alıyor. Uyku bozuklukları, pekçok hastalığa zemin hazırlıyor. Bağışıklık sistemini zayıflatıp gribe yol açabildiği gibi, diyabet, kalp hastalıkları, kalp ritim bozukluğu, obezite, depresyon hatta kansere davetiye çıkarabiliyor.
Uyku Kaybı
Fareler üzerinde yapılan bir araştırma, uyku kaybının çok ciddi sonuçlar ortaya çıkarabileceği gösterdi. The Journal of Neuroscience dergisinde yayınlanan çalışmaya göre, uzun süreli uyku kaybı beyin hücrelerinin yüzde 25 oranında ölmesine neden oluyor. Amerikalı bilim insanları "aynı şey insanlar için de geçerli ise uyku kaybını sonradan telafi etmek faydasız olabilir" yorumunu yapıyor.
BBC'nin haberine göre, fare laboratuvarında gece vardiyası ve ofiste uzun süre çalışma gibi modern hayatta yaygın olan uyku kaybına benzer koşullar kopya edildi. Üç günlük gece vardiyası ve sadece dört veya beş saatlik günlük uykuyla gece çalışanlarınkine benzer bir uyku düzeninin birkaç gün uygulanmasının ardından, fareler yüzde 25 beyin hücresi kaybettiler. Pensilvanya Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden bir ekibin yürüttüğü bu çalışma, araştırmacılara göre uyku kaybıyla beyin hücrelerinin yok olabileceğini gösteren ilk bulgu.
-"SONRAKİ ADIM UYKU KAYBIYLA ÖLEN VARDIYA İŞÇİLERİNİ İNCELEMEK"-
Ancak araştırmacılar uyku kaybeden insanların da kalıcı hasar riski taşıyıp taşımadığını ortaya çıkarmak için daha fazla çalışma yapılması gerektiğini eklerken, Sleep and Cicadian Neurobiology Merkezi'nden Prof. Sigrid Veasey "Şu anda uyku kaybının geri dönülemez zarara götürebileceğine dair kanıtımız var, bu basit bir hayvan olabilir ama bu durum bize insanlara çok dikkatlice bakmak zorunda olacağımızı gösteriyor" şeklinde konuşuyor.
Veasey, "sonraki adımın herhangi bir beyin hücresi kaybı kanıtıyla ölen vardiya işçilerinin beyinlerini incelemek" olduğunu ekliyor.
Uzun vadede ise, uykuyu toparlayan doğal bir kimyasalın artırılmasıyla, beyin hücrelerini koruyan bir ilacın geliştirilmesinin mümkün olabileceği düşünülüyor.
Yemekten Sonra Uyku
Özellikle pilav, makarna, börek, şerbetli tatlılar yedikten sonra uyku bastıyorsa kan şekeri düşüklüğü yaşıyor olabilirsiniz. Aşağıdaki belirtilerden iki veya üçü sizde varsa, hipoglisemi yani kan şekeri düşük biri olabileceğinizi aklınızda tutmalısınız. Öğün atladığınız zaman şekerli, unlu, yağlı besinlere saldırıyor musunuz? Ciddi halsizlik, bitkinlik atakları yaşıyor musunuz? Bu ataklarla beraber ve bunlar olmadan çarpıntı ellerde titreme, terleme, huzursuzluk, sinirlilik problemleriniz oluyor mu? Özellikle yemeklerden sonra gelen uyku basmalarından ve bazen de gün boyu tekrarlayan uyuklamalardan şikayet ediyor musunuz? Bu şikayetleriniz çoğunlukla karbonhidratı yoğun (tatlı, hamur işi, pilav, makarna gibi) gıdaları tükettikten sonra mı meydana geliyor?Halsizlik, yorgunluk, bitkinlik gibi belirtilerden bir şeyler yiyip içince kolayca kurtulabiliyor musunuz? Sabahları baş ağrısıyla uyanıyor musunuz?Geceleri ter içinde ve huzursuz bir şekilde uyanıyor musunuz? Bu soruların çoğun yanıtınız "evet" ise hipoglisemi hastası olabilirsiniz. Hipogliseminin en önemli özelliği, hepsinde olmasa da ileride diyabet adayı olmaya yatkınlık göstergesi olabileceğidir. Bu nedenle bu belirtileri yaşayan, ailesinde diyabet öyküsü bulunan hastalar, kesinlikle hekime başvurup yükleme yani oral glukoz testi (OGTT) yaptırmalıdırlar. Bunun sonucuna göre de kesinlikle diyet ve egzersiz, gerekirse de ilaç desteği almalıdırlar.
Horlama
Horlama ve apne tedavi edilebilir hastalıklar olup , üzerinde yeterince durulmadığında hayat kalitesi ve sağlık üzerine kısa ve uzun vadede olumsuz etkileri büyüktür. Örneğin, bu hastaların, aynı yaş ve kiloya sahip yaşıtlarına göre hipertansif atak ve kalp kirizi geçirme ihtimalleri daha yüksektir.Horlama, uyku sırasında hava akımı boğazınızda serbestçe geçemediği zaman oluşan gürültülü sesi iken apne , uyku sırasında 10 saniye veya daha uzun süre ile burun ve boğazdan hava akımının durması şeklinde adlandırılabilir.TUAS toplumun %4-9 unda bulunur ve erkeklerde daha fazladır.
Hastalık Nasıl ve Neden Oluşur?
Oluşum mekanizmasında üst hava yollarının anatomik tıkanıklıkları ile beraber bu yolları çevreleyen kasların uyku sırasında nörolojik nedenlerle gevşemesi ön plandadır.Bu yüzden hastalık sadece anatomik değil aynı zamanda nörofizyolojik bir olaydır.
Hastalığın ortaya çıkışı pek çok faktöre bağlı olabilir
Bunlar : Burun tıkanıklıkları, yumuşak damak/bademcik/küçül dil/ dil kökü problemleri, çene ve boyun yapısı bozuklukları, obezite,kullanılan ilaçlar(uyku ilaçları ve antidepresanlar), hareketsiz yaşam şekli, eşlik eden hastalıklar( diabet ve guatr), dengesiz uyku alışkanlığı şeklinde sıralanabilir.
Dolayısıyla başarılı bir hastalık kontrolü için tek bir faktör değil hastada mevcut olan tüm risk faktörleri beraber giderilmelidir. Bu nedele TUAS tedavisi birden fazla branşı ilgilendiren , ortak çalışma gerektiren bir ekip işidir. Genellikle başta KBB olmak üzere Göğüs Hastalıkları, Nöroloji, Beslenme Uzmanı , Diş Hekimi bu ekip içindedir.
Belirtileri Nedir?
Klinik Belirtiler gündüz ve gece belirtileri olarak 2 ye ayrılabilir.
Gündüz belirtileri başında gündüz uykululuk hali gelir.Gece yeterince uyunmasına rağmen sabah yorgun uyanma tipiktir.
Sabah başağrısı diğer bir gündüz belirtisidir. Yaklaşık %20 oranında bu hastalarda görülür. Başağrısı sabah daha fazla olup gün içinde hafifler.
Unutkanlık, konsantre olamama, dikkat azlığı gibi bilişsel sorunlar ortaya çıkabilir .
Uyku kalitesinin bozulmasına bağlı anksiete, depresyon ve agresyon gibi psikolojik bozukluklar ortaya çıkabilir.
Cinsel fonksiyonlarda azalma hastalarda sık rastlanır.Bu, hem uyku kalitesinin bozulmasının sebep olduğu yorgunluk ve isteksizlik hem de hastalığın oluşturduğu hormonal dengesizliklere bağlıdır.
Sürekli kilo alımı veya kilo verememe diğer bir sorundur.Hastalık kilo almakla ortaya çıkmakla beraber hastalığın ilerlemesi ile alınan kilolar verilemez hale gelir ve kısır döngü oluşur.
Gece Belirtilerinin başında ise horlama gelir.Hastayı hekime getiren en sık şikayettir.Hasta dan daha çok ev sakinlerinin rahatsızlığı ön planda olabilir.
Gece sık idrara çıkma görülebilir.
Gece uykuda reflü, genellikle kendini göğüs kemiği ardında yanma , ağızda ekşimsi tat,seste çatallanma veya boğazda yanma şeklinde kendini gösterir.
Tanı Nasıl Konur?
Tanıda, Uyku testi(polisomnografi) altın standarttır.Polisomnografi pek çok fizyolojik değişkenin uyku laboratuarında, gece uyku sırasında eş zamanlı olarak kaydedilmesi, analizi ve yorumlanmasıdır.
Polisomnografi, mutlaka uyku bozuklukları konusunda özelleşmiş hemşire,teknisyen ve hekimlerin çalıştığı uyku laboratuarında yapılmalıdır.
Tedavi Ne Şekilde Yapılır?
Tedavi, hasta odaklıdır. Horlama ve uyku apnesinde hangi hastada hangi tedavi uygulanacağı hastanın yaşına, muayene bulgularına, genel durumuna, uyku testi sonucuna göre değişir.
Uyku apnesinin süreklilik arz eden kronik bir rahatsızlık olduğu , tedavi ve önlenmesinin de uzun soluklu olacağı bilinmelidir.
Tedavide hasta da kendi yaşantısında gereken tedbirleri almalı hekime destek olmalıdır.
Bunlar arasında kilo kontrolünün, özellikle uzman diyetisyen kontrolü altında ve egzersiz programı ile beraber sağlanması önemlidir.
Alkol ve sigara gibi alışkanlıklar sonlandırılmalı, uyku getiren ilaçların gereksiz kullanımı önlenmelidir.
Uyku hijyeni yani düzenli aralıklarla , sessiz karanlık ve uygun bir yatakta uyku uyuma olanakları sağlanmalı, düzensiz uyku saatlerinden kaçınılmalıdır.
Eşlik eden sistemik hastalıkların kontrolünde ilgili branşlardan , diş ve çene yapısında bozukluklarda diş hekiminden yardım alınmalıdır.
Cerrahi veya uykuda kullanılan pozitif nazal havayolu basıncı maskesi ile tedavi ise en sık başvurulan tedavi yöntemleridir.
Cerrahi tedavi seçenekleri çok çeşitli olup genelde anatomik darlığın seviyesine göre şekillendirilir. Buna rağmen herkesi tedavi eden tek bir cerrahi teknik yoktur.
Yataş, rüyaların hiç bölünmediği bir uyku için çalışıyor
Uykunun sağlıklı yaşam için taşıdığı önemden hareketle Türk halkına sağlıklı bir uyku deneyimi yaşatmak için yatırımlarını sürdüren Yataş, Dünya Uyku Gününüzü kutluyor.
Kusursuz uyku kalitesi ve sağlık arasındaki ilişkiyi her fırsatta dile getiren, yatırımlarını da bu bakış açısıyla yönlendiren YATAŞ, her ihtiyaca özel sunduğu uyku ürünleriyle uyku sağlığınıza destek oluyor.
Araştırmalar, yatağın uyku üzerinde son derece etkili olduğunu gösteriyor. Kendi özel vücut yapısına ve ağrı noktalarına uygun bir yatak ve yastık kullanmayanlar sağlıklı uykuya bir türlü geçemiyor!
Kaliteli bir gece uykusu, gün içinde fiziksel ve zihinsel açıdan rahat etmemiz için büyük önem taşıyor. Sık sık bölünen veya dinlenmeden tamamlanan bir uyku ise yorgunluk, konsantrasyon eksikliği, stres, işgücü kaybı gibi olumsuzluklara neden oluyor.
Uykusuzluk özellikle kronik bir hal aldığında, bağışıklık ve onarım sistemimizi tehlikeye sokuyor; enfeksiyonlar ve çeşitli hastalıklara yakalanma riskini artırıyor.
Uzmanlar, her ne kadar 8 saatlik uykunun vücudumuzun dinlenmesi için yeterli bir süre olduğunu belirtse de, kaliteli ve doğal uyku için uyku ürünlerinin de büyük önem taşıdığına vurgu yapıyor.
Bu nedenle yatağınızın vücut tipinize uygunluk göstermesi, ihtiyaçlarınıza cevap vermesi ve yüksek teknolojiyle üretilmiş olması gerekiyor.
Violet Ortopedik Yatak
Violet Ortepedik Yatak; vücüt elektiriğini azaltan antistatik kumaşı ile her güne sabah tazeliği.Uykuda Violet Yatak dönemi başlıyor...Violet Ortepedik yataklarında; kullanılan herkül yay sistemi, direnci her bir yaya eşit olarak yayarak, ekstra ortopedik bir uyku ortamı sağlıyor.Üretiminde kullanılan tamamen doğal pamuklu kumaş statik elektriği engelleyerek uykuyu daha da doyumsuz hale getiriyor.Bunlar Dışında Bize 7 / 24 Ulaşmak İçin TIKLAYIN
- Özel kapitone edilmiş özel kumaş
- Antialerjik antibakteriyel termofeld 120 Gr Elyaf
- Herkül Yay Sistemi
- 22 DN Gri Sünger Plaka 0.8 mm 22 DN Beyaz Sünger
- 1.2 cm 22 DN Yüzey Sünger
- 22 DN Yan Takoz Süngerleri
- 20 cm Kalınlık
- Metrekarede 180 Adet Yay
- 2 Yıl Garanti
Polo Ortopedik Yatak
Polo Ortepedik Yatak; vücüt elektiriğini azaltan antistatik kumaşı ile her güne sabah tazeliği.Uykuda Polo Yatak dönemi başlıyor...Polo Ortepedik yataklarında; kullanılan herkül yay sistemi, direnci her bir yaya eşit olarak yayarak, ekstra ortopedik bir uyku ortamı sağlıyor.Üretiminde kullanılan tamamen doğal pamuklu kumaş statik elektriği engelleyerek uykuyu daha da doyumsuz hale getiriyor.Bunlar Dışında Bize 7 / 24 Ulaşmak İçin TIKLAYIN
- Özel kapitone edilmiş özel kumaş
- 1000 Gr sert keçe
- Antialerjik antibakteriyel termofeld 120 Gr Elyaf
- Herkül Yay Sistemi Metrekarede 180 Adet Yay
- 22 DN Gri Sünger Plaka 0.8 mm 22 DN Beyaz Sünger 1.7 cm 22 DN Yüzey Sünger
- 28 DN Yan Takoz Süngerleri
- 4 Adet Hava Kapsülü
- 22 cm Kalınlık
- 5 Yıl Garanti
Uyku Testi
Türkiye'de 1,5 milyon uyku apneli hasta olduğunu ifade eden Türk TORAKS Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Hikmet Fırat, 'Uyku apnesi dediğimiz şey uykuda solunum bozukluğu demektir. Yani kişilerde gecede defalarca 10'larca, 100'lerce defa en az 10 saniye ve daha çok olmak üzere uykuda solunum durması demektir. Bu hastalık etrafımıza baktığımız vakit çok fazla çok olan hastalıktır. Astım ve şeker hastalığından daha aşağıda değildir. Türkiye nüfusuna bakacak olursak 70 milyon insanda yüzde 2 gibi bir oran bile deseniz en az 1,5 milyon hastamız var ve bunlara ulaşmamız çok fazla zor. Uyku laboratuarlarında ancak bunun tanısı konulabiliyor. Ülkemizde her ne kadar Avrupa'dan çok uyku laboratuarımız olsa bile fakat buradaki yatak sayısı ile bunlara ulaşmamız mümkün değil. Belki 80 senede bu hastalara ulaşabilip tedavilerini verebiliyorsunuz. Bu sebepten ötürü tarama testleri ön planda olmak mecburiyetinde. Yani herkese uyku testi yapılmasın. Özellikle riskli olan hasta grubuna uyku testi yapılsın' diye belirtti.
D VE E SINIFI ŞOFÖRLERE POLİSOMNOGRAFİK TESTİ UYGULANMALI
D ve E sınıfı ehliyete sahip olan uzun yol şoförlerinde uyku testi dediğimiz polisomnografik testinin kesinlikle yapılması gerekmekde olduğunu açıklayan Genel Sekreter Doç. Dr. Hikmet Fırat, 'Trafik kazaları buradan yola çıkılarak bir kanun yapılmış. 2006 senesinde trafik kanununda 26301 sayılı kanun gereğince D ve E sınıfı ehliyete sahip olan ve olacak uzun yol şoförlerinde uyku testi dediğimiz polisomnografik testinin kesinlikle yapılması lazım geliyor. Bu kişiler yüksek riske sahiplerse, mesleklerini icra edemezler. Özellikle pilotlarda sayılarının az olmasından binaen esasen uygulanıyor. Hiçbir hava yolu pilotuna uyku testi uygulamadan işe almıyor. Bunun uzun yol şoförlerinde de olması için güzel bir kanunumuz var. 45 yaş üstü ve beden kitle endeksi 25'in üzerinde olan aday ve olağan olan kişiler uyku testiyle hasta olup olmadıklarının belirlenmesi lazım geliyor. Hastaysa bunun tedavisi var. Şayet kişi tedavisini alıyorsa mesleğini icra etmesinde hiçbir mani yok. Bunun altını özellikle çizmek arzu ediyorum. Tedavisini almıyorsa ve buna karşın mesleğini icra ediyorsa toplumsal bir risk sahibi demektir. Dünyada da bu çok fazla güzel tespit edilmiş. Challenger kazaları gibi kazalar uyku bozukluğundan kaynaklanan kazalardır. Bu sebepten ötürü uzun yol şoförlerinde görüyoruz işte sabaha karşı özellikle uyku ataklarının ortaya çıkması ve kişi bir kişi fakat 45 kişinin yaşamını taşıyor' diye açıkladı.
"YAPILAN TESTTE 85 ŞOFÖRDEN 46'SI UYKU APNESİ HASTASI"
85 kişi üzerinde gercekleşen uyku testinde 46 kişinin hastalığa sahip olduğunu dile getiren Türk TORAKS Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Hikmet Fırat, uyku apnesinin kilolu kişilerde görülme olasılığının daha çok olduğunu dile getirdi. Dr. Fırat, 'Bu mevzuda 2 sene önce kendi hastanemde gercekleşen bir çalışmam vardı uzun yol şoförlerinde. Aktif iki tane firmanın şoförleriydi bunlar. 85 şoföre uyku testi yaptık. 85 şoförün 46 tanesinde biz hastalığı hafif, orta, ağır diye 3'e ayırırız. Orta ve ağır dediğimiz demek oluyor ki ileri grup uyku apne sendromunun olduğunu tespit ettik. 85 kişide 46, yüzde 54'e tekabül ediyor. Bu tümünün spot aldığımız ve Türkiye'nin en iyi 5 tane turizm firmasının şoförleriydi. Bunlar daha seçme şoförler. Bu sebepten ötürü gerisini siz düşünün. Bir manada da dünyada bu sıklık yüzde 2-4 arasındadır. Tabi bu kişilerin yaş ve cinsiyet grupları da çok fazla etkili. 40 yaş üzerindeki erkeklerde bu sıklık çok fazla daha çok. Genel manada kilolu kişiler bunlar. Şoförlerin de çoğu inmobil dediğimiz demek oluyor ki hareketsiz olmaları gerekçesiyle çok kiloya sahipler. Bu sebepten ötürü uyku apnesi bu kişilerde biraz daha çok durumda' olacak şekilde açıkladı.
SAĞLIKSIZ KİLO ALMA UYKU APNESİNE NEDEN OLUYOR
Basit 5-6 soruyla hastalığın olup olmayacağını tespit edilebileceğini açıklayan Fırat, konuşmasını şu şekilde tamamladı.
'Hastalık aynı göz bozukluğu gibi bir şey. Gözünüz bozuksa siz onun önlemini alamazsınız. Bu sebepten ötürü biz şuan hastalığın olup bulunmadığı aslında bir çeşit halk hastalığı işlemi yapıyoruz. Bunu bir takım anketlerle de belirleyebilirsiniz. Basit 5-6 soruyla bu hastalığın var olduğunu tespit edebilirsiniz. Ne olabilir? Buradaki en mühim önleyicilik sağlıksız kilo alma. Özellikle göbek çevresinin genişlemesi, boyun çevresinin kalınlaşması bu hastalığın sıklığını arttırmakta. Yani kilo ile birebir bağlantısı var. Kilo aldıkça hastalığınız ağırlaşıyor. Hastalığınız ağırlaştıkça da kilo alıyorsunuz. Kişi istese de kilolarını basit kolay veremiyor. Hastalığın altında yatan bir tek neden yok belki 30-40 sebebi alt alta sıralayabiliriz. Ama bunlar hep hastalığa katkı sağlayan durumlar. Direkt önleyicilik erken tanıyla konulabilir.'
Hamilelikte Uyku Apnesi
Yapılan araştırmalara göre; uyku apnesi erkeklerde yüzde 4, kadınlarda ise yüzde 2 oranında görülüyor. Ancak hamilelik döneminde bu oranlar birbirine yaklaşıyor. Özellikle hamileliğin ilerleyen aylarında bu oran daha da artıyor. Bunun nedeni ise hamilelikte kilo artışı ve bozulan hormonal dengenin uyku apnesini tetiklemesi. Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Yeliz Kantürk, uyku apnesinin hem bebeğin hem annenin sağlığını tehdit ettiği uyarısında bulunarak, 'Bu yüzden uyku apnesi olduğunda anne adaylarının zaman kaybetmeden bir hekime başvurmaları çok önemli.' diyor.
Erken doğuma bile neden olabiliyor!
Hamilelik döneminde hormonların artışı, solunum yolunda direnci arttırıyor. Ayrıca kilo artışıyla beraber horlama ve uyku apnesi oluşabiliyor. Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Yeliz Kantürk bu durumun sadece anne adayını değil, bebeği de olumsuz etkilediğine dikkat çekerek, 'Yapılan araştırmalarda uyku apnesi olan kadınların çocuklarında gelişme geriliği ve erken doğum, normal popülasyona göre daha yüksek bulunmuş. Uyku apnesi olan hamileler, normal hamilere göre gebelik zehirlenmesi ve hipertansiyon açısından daha çok risk altında oluyorlar.' diyor. Uyku apnesi tespit edilen hamilelere uygulanan NST'lerde (bebeğin oksijensiz kalma olasılığında kullanılan test) apne periyotları sırasında bebeğin oksijenlenmesinde problem olduğunu ortaya koyan çalışmalar da mevcut.
Kadınlarda daha farklı belirtiler ile gelişiyor
Erkeklerde horlama daha şiddetli ve nefes durmaları daha belirgin olurken Dr. Yeliz Kantürk bu sorunun kadınlarda farklı belirtiler verdiğini söyleyerek bunları şöyle sıralıyor:
• Uykusuzluk, gün içinde uyuklama, uykudan sık uyanma,
• Depresyon, kronik yorgunluk,
• Sabah baş ağrıları,
• Gece sık idrara gitme,
• Cinsel istekte azalma.
Bu nedenle kadınlar hem kendilerinde böyle bir hastalık olduğunu düşünmüyor, hem de hekim bu şikayetlerle gelen kadınlarda farklı hastalıklar araştırıyor ve bunu sonucunda da tanı gecikebiliyor. Bu durum 'kadınlarda uyku apnesi seyrek görülür, erkek hastalığıdır.' gibi bir yanılgıya yol açıyor.
Hamilelikte şikayetler azaltılıyor
Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Yeliz Kantürk, hamilelerde kilo alımının denetlenmesi, uygun pozisyonda yatma, beslenmenin düzenlenmesi ve burun açıcı spreyler kullanılarak bu şikayetlerin azaltılmaya çalışıldığını belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: 'Apnenin şiddetli olduğu durumlarda ise üst solunum yolundaki basıncı yenmeye çalışan, hava pompalayan bir cihaz olan CPAP uygulanıyor. Böylelikle hastanın ve dolaysıyla bebeğin oksijensiz kalmaması sağlanıyor.'
Hamilelik dışındaki dönemde tedavi skalası daha geniş
Hamilelik dışındaki dönemde hem medikal hem de operasyonlar açısından tedavi skalası daha geniş oluyor. Dr. Yeliz Kantürk, horlama sorununda öncelikle fizik muayene ile hastanın değerlendirildiğini söyleyerek bu süreci şöyle anlatıyor:
• Muayenede üst solunum yolunda darlığa yol açan bir neden olup olmadığı araştırılıyor. Burunda kıkırdak eğrilikleri, burun etlerinin büyük olması, poliplerin varlığı, geniz etinin büyük olması, yumuşak damakta sarkma, bademciklerin büyük olması, küçük dilde büyüme ve sarkma ve dilde büyüklük gibi sebepler buna neden olabiliyor. Bu sebeplerin varlığında ameliyat ile eğriliklerin düzeltilmesi, etlerin küçültülmesi, yumuşak damak ve küçük dilin asılması ile germe ameliyatları yapılarak üst solunum yolu açılıyor.
• Bu ameliyatlar uygun adaylara öneriliyor. Hastalara ameliyat öncesinde uyku laboratuvarında uyku testi olan ''Polisomnografi'' uygulanıyor. Bu test ile hastanın solunum durmasının olup olmadığı, beyin dalgalarındaki değişiklikler, horlamanın şiddeti, kan basıncındaki değişiklikler ortaya konuyor ve uyku apnesinin derecesi ile ameliyatlardan fayda görüp görmeyecekleri ortaya konuyor.
• Tedavide ek olarak hastanın kilo vermesi, uygun pozisyonda yatması, sigara ile alkol kullanmaması ve spor yapması, akşamları da hafif yemekler yemesi öneriliyor.
• Ameliyata aday olamayanlara ise CPAP tedavisi uygulanıyor. CPAP ile üst solunum yolundaki direnç aşılarak gece boyu oksijenlenme sağlanıyor.
İyi bir uyku için Yatak Burda.
Uyku Pozisyonu ve Aşk
Uyur, rüya görür, sevişir ve kucaklaşırsınız. Bir yatağı paylaşmak hakkında başka ne söylenebilir ki? Bilakis söylenecek çok şey var. Goodbye Insomia ve Hello Sleep kitaplarının yazarı Psikiyatr Samuel Dunkell uyku pozisyonlarını 25 seneyi aşkın bir süredir analiz edip, elde ettiği verilerle insanlar ve ilişkileri hakkında hiç bilinmeyen gerçekleri ortaya çıkarıyor. Seneler geçtikçe uyuma biçimlerimiz değişir, evrimleşir. Ama duygusal karmaşamızı da her zaman yansıtacaklardır. Eşiniz ve siz nasıl uyuyorsunuz? İşte farkında olmadan anlatılanlar…
kaşık pozisyonu
1- Kaşık pozisyonu: Çok yakın, çok güvenli bu resim evliliklerin/ilişkilerin ilk 3-5 senesinde karşılaşılan en genel pozisyondur. “Genelde erkek kapsayıcı ve faaldir” diyor Dr. Dunkell. “Kadın arkadan sarılma pozisyonunu benimsiyorsa, bu daha özveri gösteren taraf olduğuna veya daha fazla duygusal destek ihtiyacı içinde olduğuna işarettir.” Kaşık pozisyonu, genital bölgenin arka kısımla bitiştiği cenin duruşu, tam olarak erotik bir his uyandırmasa da maksimum fiziksel yakınlığı sağlar. “Çoğu çift kaşık pozisyonunu rahat ve güvenli bir koza olarak buluyor” diyor psikiyatr ve terapist Dr. Shirley P. Glass. Evliliğin ön safhalarında çiftler bu pozisyonu, gecenin büyük bir bölümünde birbirleriyle eşleşerek korurlar. “Çiftten biri döndüğünde, diğeri de dönüp ona sarılır. Öylece kaşık pozisyonu ters taraftan devamlılığını sağlar” diyor Dr. Dynkell. Fakat uzun süreli bir evliliğinizin olması bu yakınlığı kaybetmeniz gerektiği anlamını taşımaz.
yüzyüze pozisyonu
2- Yüz yüze: Sarılma, cinsel münasebetin başlama noktasıdır. Kaşık pozisyonundan daha az yaygın (ve gece boyunca sürdürülmesi güç bir pozisyon) olan bu biçim, ateşli bir gecenin başlangıcını işaret eder. Bazı çiftler özel eğlenceler yaşadıkları senelerin ardından yine bu duruşa dönebiliyor. New York’lu bir psikoterapist olan Elizabeth Flynn Campbell bu konuda “Çiftler kolaylıkla ağa düşebilirler, birbirlerinden ayrı yatmak bu bağlılık dahilinde mümkün değildir” diyor. Peki ya partneriniz size bu şekilde sarılmayı seviyor ve siz de boğulacak gibi hissediyorsanız? Diğer evlilikle ilgili konular gibi uyku pozisyonları da anlaşmayla çözümlenebilir. Mesela eşiniz uyuyana kadar ona sarılıp sonra daha rahat bir pozisyona geçilebilir.
krallık pozisyonu
3- Krallık: Bu pozisyonda çiftlerden biri, genellikle erkek, güçlü bir ego gösterisi, yetkili bir pozisyon alır. Kadın ise kafasını erkeğin omzuna koyar. “Dünyaya erkekle aynı perspektifte baktığından, yakınlık ve korunma hislerini kendinde daha güçlenmiş bulacaktır” diyor Dr. Dunkell. Çiftler ilişkilerinin/evliliklerinin ilk evrelerinde, teslimiyet ve taahhüt içeren bu pozisyona rağbet ederler. “Burada yüksek seviyede güven vardır” diyor Dr. Glass. “Sırt üstü yatan bir kaplumbağa gibi, kendinizi ifşa ettiğiniz ve her tür dokunuşa açık…”
kanatlarınn altında pozisyonu
4- Kanatlarının altında: Bu bir öncekinden daha samimi bir pozisyondur. Çünkü erkek sadece omzuyla destek olmanın ötesinde kadını tek koluyla kavrar ve tutar. Bu pozisyon kadını cömert ve aşk dolu bir hediyenin alıcısı durumuna sokar, özellikle de kriz zamanları ve özel ihtiyaçların doğduğu anlarda. “Sizi tamamen kanatlarının altına alır” diyor Dr Glass, “Bu çok besleyici bir pozisyondur — göğüs kanseri tedavisi gördüğüm dönemlerde, eşim beni uyuyana kadar kollarında sarılı tutardı” diye hatırladığını anlatıyor bir hastasının. “Gece boyunca değişik pozisyonlara girsek de sabaha doğru yine aynı hali alırdık. O zamanlar ne kadar güvende ve koruma altında olduğumu hep hatırlayacağım”. Fakat bu pozisyonun denenmesi için bir kriz ortamının oluşmasını beklemeye gerek yok. Ayrıca sarma işlemini erkek kısmının yapması da bir zorunluluk değildir. Onu, stresli geçen bir günün ardından yatıp konuşurken kollarınızın arasına almak, iletişiminizi güçlendirmek açından çok samimi ve candan bir yol olacaktır.
rahat ama birlikte pozisyonu
5- Rahat ama birlikte: Aşk taze olduğunda çiftler, çoğunlukla sevdikleri ve rahat ettikleri uyuma pozisyonundan feragat edip, yatakta daha yakın ve bütün olmayı sağlayan şekillere girerler. Evliliğin üstünden 5 seneye yakın bir zaman geçtikten sonra çiftlerde artan güven duygusu, yataktaki mesafenin ve konforun biraz daha artmasına müsaade edebilir. Eşler kaşık pozisyonuna benzer fakat arada belirli bir mesafe olacak şekilde yatarlar. Duygusal akım, karşı tarafa değen el, diz veya ayakla sağlanır. “Bu hem rahatlığın, hem de yakınlığın dengelenmiş biçimi olabilir diyor” Dr. Glass. Bu duruş ayrıca seks baskısını da ortadan kaldırır. Bu şefkat dolu bir pozisyondur, cinsellik dolu değil, tabii ki istediğiniz zaman yakınlaşabilirsiniz.
sahiplenme pozisyonu
6- Sahiplenme: Bazı çiftler fiziksel temas kurmaktan pek hoşlanmayabilir. Temas eden el veya üstünüze düşen bacak muhtemelen kazara oradadır. Her ne kadar bu ilgisiz duruş, karşı tarafla zıt duygu ve düşünceler içinde olduğunuz veya kasıtlı olarak (bir dargınlıktan ötürü) direttiğiniz anlamını taşıyabilecek olsa da çok yakın bir arkadaşlık, dostluktan da bahsedebilir. Dr. Glass’e göre bu pozisyonda çengel gibi takılan ayaklar samimiyet, konfor ve yürekliliğin bir göstergesidir. Ne de olsa kavga ederken böyle bir sahiplenmeyi benimseyebilmek için sağlam temellere ihtiyaç vardır.
kaçan kovalanır pozisyonu
7- Kaçan kovalanır: Uyuma pozisyonları, bir evlilikteki gerginlik ve anlaşmazlıkları anlatabilir. Mesela bir anlaşmazlık neticesinde kocanız aniden arkasını dönüp yatağın diğer ucuna kayabilir. Eğer siz de uykudayken onun peşinden gider ve ona sarılırsanız buna usulsüz kaşıklama denir. Yine de bazen mesajı veren taraf, tam olarak neyi istediğini anlatmakta başarılı olmayabilir. Dr. Glass’ın açıklaması şöyle: Uzaklaşan partner gerçekte peşine düşülmesini istiyor olabilir. Onun uzaklaşması aslında bir davet anlamı taşır. Daveti kabul edip daha yakınına gidecek misiniz? Veya partner her zaman sarılan taraf olmaktan sıkılıp düşünebilir; “Yanına sokulup sana kendimi kabul ettirebilirim ama bu peşimden geldiğindeki kadar anlam yüklü olmaz” Bu durum bir test havası taşır. Dolayısıyla usulsüz kaşıklamadan ziyade kaşıkların dansı olarak adlandırılır. Sizi cezbeden uyku stillerinize, bir bütünleme sınavıymış gibi karşı durum. Kendi vücut dilinizi okurken partnerinizi da okuyun ama hemen bir netice beklemeyin, uyku pozisyonları konuşmayı başlatmak gibidir, yıldız falı gibi değil.
kalça teması pozisyonu
8- Kalça teması: Evlilikte zaman geçtikçe, uykunuzu kişiselleştirme eğilimi de artar. “Çiftin yakınlıkları çoğalıp, keşfedebilecekleri azaldıkça bireysellik ön plana çıkmaya başlar” diyor D. Dunkell. Bazı çiftler için bu daha büyük bir yatak almak, daha geniş alan sağlamak anlamına gelebilir. Sadece kalçaların temas etmesi daha geniş bir alan sağlamakla kalmaz, duygu aktarımını da temas yoluyla sağlar. “Birbirleriyle kesişen iki farklı daire gibi, bu pozisyon da karşılıklı dayanışmayı temsil eder” diye açıklıyor Dr. Glass. Bu pozisyon stresli bir günün ardından rahat bir alan sağlayacağı için tercih sebebidir.
biraz alan pozisyonu
9- Biraz alan: Eşiniz yatağın diğer ucuna sizden bir tepki gelmesini beklemeden hareket ederse, bu sizde reddedilme hissi mi uyandırmalıdır? Uzmanlara göre, evlilikte doğru veya yanlış diye tanımlanabilecek bir uyku pozisyonu yoktur. “Her ne kadar bu şekilde bir sapma ortada problemlerin olduğu yönünde bir ipucu olsa da çoğu evlilik partnerlerin birbirlerinin hassasiyetleriyle uğraştıklarına işaret ediyor” diyor Campbell. Daha farklı ifade edersek, endişe veya karşılık vermek yerine, bu çekilişin ardında hangi sebeplerin yattığını bulmak en doğru hareket olacaktır. Öfke? Keder? Kaygı? Eğer zor bir dönem geçirdiğini biliyorsanız, ona biraz alan verin. Eğer siz de aynı durunda olsaydınız, isteyeceğiniz çok farklı olmayacaktı. Zamanla yanınıza geri dönecektir. Ve şunu da hesaba katın; belki hormonlarınızdan veya ağzınızı şapırdatmanızdan rahatsız olup, en rahat olacağı şekilde yatağın diğer ucuna kaçmış olabilir. Eğer bu mesafe sizi yalnız hissettiriyorsa, en azından geceye birlikte başlamak için bir teklif götürebilirsiniz. Eğer hala aradaki mesafe sizi rahatlatacak ölçüde azalmazsa, samimi bir şekilde neyin ters gittiğini ortaya çıkarma vaktidir.
yaratıcı pozisyon
10- Yaratıcı: Siz veya eşiniz gerçekten garip pozisyonlarda mı uyuyorsunuz? Yarı dışarıda (sanki ondan kurtulmak ister gibi) veya ters yatmak gibi. Dikkat edin! Evlilik ve beraberlikten farkında olmadan kaçma eğiliminde olabilirsiniz. Durumun böyle olduğunu düşünüyorsanız, bir evlilik danışmanı nelerin ters gittiği konusunda aydınlanmanıza yardımcı olacaktır. Yine de bir hoşnutsuzlukla ilgili başka işaretler yoksa bu yeni yatış biçimini çok da yadırgamanıza gerek yok. “Gün içinde taraflar arasında bir güç savaşı ve benzeri ego çatışmaları yoksa fazla yorum yapmaya gerek yok” diyor Glass. “Bir sandalyede otururken her zaman aynı şekilde durmazsınız. Bazen canımız yakınlık ister bazen de alan. Ya da belki yatakta çok yaratıcıyızdır.”
Uyku Apnesi
Özel Fatma Hatun Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Tekin Atak, uyku apnesinin özel cihazlarla tedavi edilebildiğini belirterek, "Yorgunluk, aşırı sinirlilik, yüksek tansiyon, depresyon, unutkanlık, konsantrasyon bozukluğu, kontrol edilemeyen şişmanlama gibi sorunlarınız varsa, nedeni sizin fark edemediğiniz uyku apnesi olabilir. Tedavi edilmeyen uyku apnesi 10- 20 yıl içinde kalp hastalıkları da dahil olmak üzere yaşamı tehdit eden ciddi sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Günümüzde uyku apnesi özel cihaz ve yöntemlerle tedavi edilmektedir" dedi.
Sağlıklı yaşamak için sağlıklı uykunun gerekli olduğunu vurgulayan Dr. Atak, "Yaşamak için uyumak gereklidir. Tarih boyunca uyku hep merak edilmiş, tüm uyku dönemlerinin anlaşılması yaklaşık 50 yıl önce tanımlanmıştır. Uyku 4 dönem halinde incelenir. Kabaca yüzeyel uyku, derin uyku ve rüya dönemi olarak tarifleyebiliriz. Derin uyku; vücudun dinlenmesi, hücrelerin ve organizmanın yenilenmesi, çocuklarda büyüme hormonun salgılanarak büyümenin sağlanması için gereklidir. Annelerin 'uyusunda büyüsün' diye söylediği ninnilerin doğru olduğunu son yüzyılda öğrendik. Uykunun rüya döneminde öğrenme, hafıza ve sinir sisteminde düzenlemeler olmaktadır" diye konuştu.
Dr. Atak, uyku sırasında yaşanan sorunların dikkate alınmasını isteyerek şöyle konuştu:
"Günlük uyku ihtiyacı bebeklikte en fazla, ileri yaşlarda daha azdır. Bebekler günün hemen tamamını uykuda geçirir. Çocuklara günlük 10-12 saat, genç erişkinlere 8-10 saat, yaşlılara 6-8 saat uyku gerekmektedir. Uykunun süresi kadar nasıl uyunduğu önemlidir. Sağlıklı ve yeterli uyuyan kişiler sabahları uyanmakta zorlanmaz, zinde bir şekilde kalkar, gün içinde uykusu gelmez, dikkat ve konsantrasyonu bozulmaz. Sabahları zor ve dinlenmemiş uyanmak, baş ağrısı, sinirlilik, ağız kuruluğu, gün içinde uyuklamalar ve uyku basması, geceleri horlamak, boğulma hissi, öksürük, nefes darlığıyla uyanmak, idrara çıkma, baş boyun bölgesi terlemesi, göğüste ağrı, sıkışma, yanma olması gece uykumuzda ciddi sorunlar olduğunun göstergeleridir."
Uyku laboratuvarlarında uyku sırasında görülen sorunlar ve uykuda solunum durmaları olduğu düşünülen kişilerin değerlendirilmesinın yapıldığını ifade eden Dr. Atak, tedavi yöntemini şöyle açıkladı:
"Bir gece tek kişilik bir odada evde uyudukları gibi normal uyumaları istenir. Tek fark çeşitli sensörler vasıtasıyla solunumu, nabzı, kandaki oksijen oranı, beyin EEG'si, EKG, karın, göğüs duvarı, bacak hareketleri, horlaması, hangi pozisyonda uyuduğu bilgisayar aracılığıyla kayda alınır. Bunların takibi için vücudun çeşitli bölgelerine elektrotlar ve kablolar bağlanır, daha sonra hastadan istediği zaman uyuması istenir. Bu işlemler sırasında ilaç verilmez, hastaya zarar verecek bir işlem yoktur. Sabah 7-8 gibi elektrotlar alınır, hasta taburcu edilir. İlgili doktor tüm gece alınan uyku kayıtlarını rapor haline getirir. Çıkan sonuca göre uykuda solunum durması saptanan hastalar kulak burun boğaz hekimi, bazen nöroloji ve beyin cerrahi muayenesine gönderilir. Değerlendirme sonucu bazı hastalara ameliyat gerekebilir. Hastaların çoğunluğu ise nefes durmasına neden olan üst solunum yolu tıkanıklığının açılmasını sağlayan, genelde burundan bir maske ile kullanılan PAP cihazı tedavisi denemesi için laboratuvara bir kez daha yatırılır. Hastanın durumuna göre çeşitli cihazlar mevcuttur. Hekimin öngörüsüne göre ve hastanın özelliklerine göre seçilen cihazla tedavi denemesi başarılı olursa bir raporla belgelenir. Bu cihazları uykuda tarif edilen şekilde ve ayarlarda kullanmak hastaların ömrünü uzatan ve yaşam kalitelerini yükselten bir tedavidir. Daha sonra düzenli kontroller ve takiple hastaların çoğunluğu sağlıklı bir uykuya ve yaşama kavuşabilir."
Uyku Beyni Yaşlandırıyor
Amerikalı bilim adamlarının araştırması, gece iyi uyumamanın, sadece 3 yılda beyin faaliyetlerinde azalmaya yol açtığını, hafıza kaybı ve konsantrasyon eksikliğine neden olduğunu gösterdi. Araştırmada, sadece bir gece bile uykusuz kalmanın beyinde, başa alınan darbeye benzer değişikliklere yol açtığı görüldü.
Uykuda beynin kendini zehirli maddelerden arındırdığını vurgulayan bilim adamları, gece uykusunun kalitesinin beyin sağlığında kritik rol oynadığını belirtti. Kalitesiz uykunun beyin faaliyetlerinin yüzde 50'ye kadar ,"tamiri olmaksızın" azalmasına neden olabileceğini belirten bilim adamları, bunun da beynin 5 yıla kadar yaşlanması anlamına geldiğine dikkati çekti.
UYKU SAATİ BEYNİN YAŞLANMASINDA ETKİLİ
Beynin yaşlanmasında, uyku saatinden çok uyku kalitesinin daha fazla rol oynadığı açıklandı. Ortalama 76 yaşında 2 bin 820 kişini katıldığı araştırmanın sonuçları "Sleep" dergisinde yayımlandı.
İyi Bir Uyku İçin
Uyku hijyeni için…
* Yatma ve kalkma saatlerinin kendi hayat düzeninize göre belli olması ve bu saatlere çok özel durumlar haricinde uymak gerekiyor. Hafta sonu, hafta içi, tatil günü demeden çok değişkenlik göstermeksizin bu saatlere uyulmalı.
* Yatak odasının sessiz olması sağlıklı uyku için şart. Işık, uyku kalitesini bozan önemli bir faktör. Uykunun sürmesini sağlayan hormonun yani melatoninin salınabilmesi için odanın karanlık olması gerekiyor. Bazen bir gece lambası bile bu hormonun salınımını bozabiliyor.
* Kesinlikle yatakta uyunmalı. Televizyon karşısında, oturma odasında kısa süreli uyuklamalar, gerçek uykuyu etkiliyor ve bozuyor. Bununla birlikte yatakta da kitap okuma, televizyon seyretme gibi aktiviteleri yapmamak gerekiyor. Kısaca uyku yatakta uyunmalı ve yatakta uyku dışında aktiviteler yapılmamalı.
* “Ne kadar yorgun yatarsam o kadar rahat uyurum” düşüncesi yanlış. Ne kadar yorgun olursak o kadar zor uyuruz. Bu nedenle, özellikle sizi yoracak işleri, ağır fiziksel aktiviteleri akşam saatlerine bırakmayın. Örneğin gece yapılan egzersiz veya sportif faaliyet, o geceki uykunun bozulması için bir neden.
* Bazı geceler zor uyuyabilirsiniz. Bu durumda yatakta uyku için debelenmemek gerekiyor. Bunun yerine uyuyamadığınızı hissettiğinizde, uyku için kendinizi zorlamak yerine, yataktan kalkmak, mümkünse başka bir odada kısa süre bir şeyle uğraşmak ve bir süre sonra yatağa gitmek daha iyi bir yöntem. Yalnız burada da, gecenin büyük bir kısmını uyanık geçirmiş olsanız dahi, uyku düzeni açısından sabah kalkmanız gereken saatte kalkmanız şart.
Uyku Bozukluğu Tedavi Edilmezse
Tedavi edilmezse...Akut uyku bozuklukları daha çok çevresel veya psikolojik faktörlere bağlı oluyor. Bu grup içindeki en önemli hastalık, akut uykusuzluk. Bu tabloda psikolojik, sosyal veya fiziki strese bağlı olarak ortaya çıkan bir uykusuzluk söz konusu. Eğer bu dönemde tedavi edilmezse daha kalıcı ve zor tedavi edilebilir insomni tiplerine dönüşebiliyor. Aslında çoğu uyku bozukluğu diğer organ sistemlerimizi çok ciddi şekilde etkiliyor. Ama bunlar içinde özellikle uyku apne sendromu ve huzursuz bacak sendromunun sonuçları çok daha ağır oluyor. Bu hastalıklar kalp damar hastalıkları ve felç için önemli bir risk oluşturuyor.Teşhis için uyku testlerinin yapıldığı uyku odalarına alınıyor hastalar. Bu testler, bazı uyku hastalıklarının tanısının konulması, tedavinin nasıl yapılacağının belirlenmesi ve etkisinin görülmesi için uygulanıyor. Bu test sırasında hastaya bazı kablolar yapıştırılıyor ve gece boyunca uykuda beyin ve kas aktivitesi, göz hareketleri, kalp aktivitesi, solunumu, kandaki oksijen miktarı, bacak hareketleri ve görüntüsü kaydediliyor. Sonrasında verilerin hepsi değerlendiriliyor ve uyku hastalığının tipi belirlenip tedavi planı oluşturuluyor.
Uyku Bozukluğu Genetikmi?
Genetik yatkınlık olabiliyor
Uyku bozuklukları oldukça sık görülen hastalıklardan. “Ama bunların içinde de bazı hastalıklar ön plana çıkıyor. Örneğin uyku apne sendromu, huzursuz bacak sendromu, insomni (uykusuzluk) en sık görülenlerden.” diyor Aksu. Bunlardan uyku apne sendromu, uyku sırasında nefes durmaları ile karakterize bir hastalık. Hastalardaki temel şikâyet, gündüz kendilerini uykulu ve yorgun hissetmeleri. Bunun dışında uykuda nefes durmaları ve horlama, geceleri baş ağrısı, sabahları ağız kuruluğu, gece sık idrara kalkma, yine geceleri boyun ve baş bölgesinde terleme bu hastalığın önemli belirtilerini oluşturuyor.
Diğer sık görülen bir hastalık ise huzursuz bacak sendromu. Bu hastalıkta özellikle geceleri veya akşamları ortaya çıkan bacak ağrıları mevcut. Bu ağrılar nedeniyle hastalar uykuya dalmakta güçlük çekiyor. İnsomni yani uykusuzluk ise en az bir aydır var olan yetersiz veya az uyku durumu. Huzursuz bacak sendromlu hastaların en az yarısında ailede de benzer şikâyetleri olan kişilerin varlığı dikkat çekiyor. Yine bunun gibi bazı insomni tiplerinde genetik yatkınlık çok önemliyken, bazılarında ise psikolojik ve çevresel faktörler ön plana geçiyor. Tüm bu hastalıklar uykuyu ya tümden etkiliyor ya da kalitesini bozuyor.
Uyumak İçin Yiyin
Gün içerisinde koşuşturma, stres, gerginlik derken artık kafamızı yastığa koyar koymaz uyumak çok zor oluyor. Beslenme şeklimizin uykusuzluğa neden olabileceğini söyleyen Medical Park Fatih Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ziya Mocan, "Uyku düzenimizi etkileyen pek çok faktör vardır. Beslenme düzeni bu faktörler arasında ilk sıralarda yer alır" diyor. Prof. Dr. Mocan, daha rahat ve sağlıklı bir uyku için şu besinleri öneriyor.
Yoğurt-Ayran : Düşük yağlı bir yoğurt veya ayran da yine sütte olduğu gibi içerdiği triptofan ve kalsiyum sayesinde aralıksız bir uyku çekmeniz için birebirdir. Yulaf ezmesi: Çok miktarda tüketildiğinde, yüksek lif içeriğiyle bağırsaklarınızı olumsuz etkileyebilir. Yulaf ezmesinin 3 kaşığını yarım bardak az yağlı sütle hazırlayıp üzerine bir de tarçın serpin. Etkisine şaşıracaksınız. Tahıllı ekmek: Yorucu bir iş gününün ardından akşam yemeğinde, iki dilim tahıllı ekmek arasına bir parça ızgara hindi veya tavuk eti koyun. Ayranla birlikte tüketin. Süt: Kalsiyum ve protein zengini sütün vücut üzerinde yatıştırıcı etkisi vardır. Ilık süt ve 1 tatlı kaşığı kadar fıstık ezmesi, rahat bir uyku uyumanızı sağlar.
UYKU GETİREN ÇAYLAR
Melisa: Kaynamış bir bardak suya 1 tatlı kaşığı melisa otu atın. 5 dakika, kısık ateşte demleyip tüketebilirsiniz. Rezene: 1 fincan kaynar suya 1 çay kaşığı rezene atın. 10 - 15 dakika kadar bekleyip, içebilirsiniz. Papatya: 1 tatlı kaşığı papatya çiçeğini, kaynamış suya koyun. 10-15 dakika demleyip süzerek için. Sarı Kantaron Otu: Suyu kaynatıp, bitkileri içine atın ve demleyin. Günde 2 defa içebilirsiniz. Pasiflora: Kurutulmuş veya taze pasiflora otunu 3-5 gr. kaynamış suya koyun. 5-7 dakika sonra hazır olur.
Bal dinlendirir: Balın içindeki oreksin isimli doğal içerik beynin kendini kapatıp dinlenmesine yardımcı olur. Hindiba: Brokoli, brüksel lahanası, kıvırcık lahana, hindiba gibi sebzeler rahatlatıcı etkiye sahiptir. Kıvırcık salata: Akşamları kıvırcık salata yemek daha iyi uyumanıza yardım eder. Kıvırcık, lactucine diye bilinen sakinleştirici mineral içerir. Bu madde gevşeme sağlar. Karbonhidrat kokteyli: Akşam yemeğinizde karabuğday, kinoa (gluten içermeyen bir tür tahıl), darı, arpa ve tatlı patates gibi karbonhidrat içeren yiyeceklerden bir karma hazırlayın. Karbonhidrat insülinin serbest kalmasını sağlar, bu da triptofanın beyne iletilmesi için gereklidir. Muz: Zengin triptofan, magnezyum ve potasyum içeriğiyle muz, kaslarınızı gevşetip sizi rahatlatır. Derin bir uykuya dalmanızı sağlarken, uyku kalitenizi de artırır.
Uyku Bozukluğu Kronik Hale Gelebilir
Uykusuzluk, özellikle mevsim geçişlerinde hepimizin ortak derdi. Ancak tedavi edilmezse kronik hale gelebiliyor. Nihayetinde bağışıklık sistemi sorunlarından, kalp krizi ve felce kadar birçok hastalığı tetikliyor.
Bütün gece yatağınızın sağ ve sol yanına binlerce kez dönmeden uyuyamıyorsunuz, deliksiz uykuyu mumla arayıp süzgece dönmüş olanına bile razısınız, sabahları uyandığınızda aynada karşılaştığınız zombiye dönmüş bembeyaz surat ve pörtlemiş gözler de cabası. Uykusuzluk, Türk insanının hiç de yabancısı olmadığı bir kavram. En sık karşılaşılan uyku bozuklukları neler? Tedavi edilmezse ne gibi sağlık sorunlarına yol açıyor?
Uyku anını ‘insanoğlunun belki de en gizemli dönemi’ olarak niteliyor, Acıbadem Atakent Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Aksu. Tarih boyunca uykunun hep pasif bir dönem olduğu düşünülmüş. Ama 20. yüzyılın başlarından itibaren, aslında uyku sırasında beynin aktivitesinin sanıldığı gibi az olmadığı, aksine beynin uyku sırasında uyanıklıktan farklı şekilde, hatta uykunun bazı dönemlerinde uyanıklıktan daha fazla çalıştığı anlaşılmış. Beynimizde uyku ve uyanıklığımızı düzenleyen bir mekanizma var. Bu mekanizma çoğunlukla gün ışığına bağlı olarak çalışıyor. Yani güneş battığı andan itibaren beynimiz uyku için gerekli hormonları salgılamaya başlıyor. Bu da belli bir süre sonra uykuya geçmemizi sağlıyor. “Ama ne yazık ki günümüzde, yapay aydınlatmanın aşırı olduğu, akşam saatlerinde uyku harici aktivitelerin varlığı, uykuya geçme saatimizi, doğal olması gereken saatin çok ötesine taşıyor.” diyor Aksu. Hal böyle olunca da uyku bozuklukları kaçınılmaz oluyor.
Genetik yatkınlık olabiliyor
Uyku bozuklukları oldukça sık görülen hastalıklardan. “Ama bunların içinde de bazı hastalıklar ön plana çıkıyor. Örneğin uyku apne sendromu, huzursuz bacak sendromu, insomni (uykusuzluk) en sık görülenlerden.” diyor Aksu. Bunlardan uyku apne sendromu, uyku sırasında nefes durmaları ile karakterize bir hastalık. Hastalardaki temel şikayet, gündüz kendilerini uykulu ve yorgun hissetmeleri. Bunun dışında uykuda nefes durmaları ve horlama, geceleri baş ağrısı, sabahları ağız kuruluğu, gece sık idrara kalkma, yine geceleri boyun ve baş bölgesinde terleme bu hastalığın önemli belirtilerini oluşturuyor.
Diğer sık görülen bir hastalık ise huzursuz bacak sendromu. Bu hastalıkta özellikle geceleri veya akşamları ortaya çıkan bacak ağrıları mevcut. Bu ağrılar nedeniyle hastalar uykuya dalmakta güçlük çekiyor. İnsomni yani uykusuzluk ise en az bir aydır var olan yetersiz veya az uyku durumu. Huzursuz bacak sendromlu hastaların en az yarısında ailede de benzer şikayetleri olan kişilerin varlığı dikkat çekiyor. Yine bunun gibi bazı insomni tiplerinde genetik yatkınlık çok önemliyken, bazılarında ise psikolojik ve çevresel faktörler ön plana geçiyor. Tüm bu hastalıklar uykuyu ya tümden etkiliyor ya da kalitesini bozuyor.
Tedavi edilmezse…
Akut uyku bozuklukları daha çok çevresel veya psikolojik faktörlere bağlı oluyor. Bu grup içindeki en önemli hastalık, akut uykusuzluk. Bu tabloda psikolojik, sosyal veya fiziki strese bağlı olarak ortaya çıkan bir uykusuzluk söz konusu. Eğer bu dönemde tedavi edilmezse daha kalıcı ve zor tedavi edilebilir insomni tiplerine dönüşebiliyor. Aslında çoğu uyku bozukluğu diğer organ sistemlerimizi çok ciddi şekilde etkiliyor. Ama bunlar içinde özellikle uyku apne sendromu ve huzursuz bacak sendromunun sonuçları çok daha ağır oluyor. Bu hastalıklar kalp damar hastalıkları ve felç için önemli bir risk oluşturuyor.
Teşhis için uyku testlerinin yapıldığı uyku odalarına alınıyor hastalar. Bu testler, bazı uyku hastalıklarının tanısının konulması, tedavinin nasıl yapılacağının belirlenmesi ve etkisinin görülmesi için uygulanıyor. Bu test sırasında hastaya bazı kablolar yapıştırılıyor ve gece boyunca uykuda beyin ve kas aktivitesi, göz hareketleri, kalp aktivitesi, solunumu, kandaki oksijen miktarı, bacak hareketleri ve görüntüsü kaydediliyor. Sonrasında verilerin hepsi değerlendiriliyor ve uyku hastalığının tipi belirlenip tedavi planı oluşturuluyor.
Uyku hijyeni için…
* Yatma ve kalkma saatlerinin kendi hayat düzeninize göre belli olması ve bu saatlere çok özel durumlar haricinde uymak gerekiyor. Hafta sonu, hafta içi, tatil günü demeden çok değişkenlik göstermeksizin bu saatlere uyulmalı.
* Yatak odasının sessiz olması sağlıklı uyku için şart. Işık, uyku kalitesini bozan önemli bir faktör. Uykunun sürmesini sağlayan hormonun yani melatoninin salınabilmesi için odanın karanlık olması gerekiyor. Bazen bir gece lambası bile bu hormonun salınımını bozabiliyor.
* Kesinlikle yatakta uyunmalı. Televizyon karşısında, oturma odasında kısa süreli uyuklamalar, gerçek uykuyu etkiliyor ve bozuyor. Bununla birlikte yatakta da kitap okuma, televizyon seyretme gibi aktiviteleri yapmamak gerekiyor. Kısaca uyku yatakta uyunmalı ve yatakta uyku dışında aktiviteler yapılmamalı.
* “Ne kadar yorgun yatarsam o kadar rahat uyurum” düşüncesi yanlış. Ne kadar yorgun olursak o kadar zor uyuruz. Bu nedenle, özellikle sizi yoracak işleri, ağır fiziksel aktiviteleri akşam saatlerine bırakmayın. Örneğin gece yapılan egzersiz veya sportif faaliyet, o geceki uykunun bozulması için bir neden.
* Bazı geceler zor uyuyabilirsiniz. Bu durumda yatakta uyku için debelenmemek gerekiyor. Bunun yerine uyuyamadığınızı hissettiğinizde, uyku için kendinizi zorlamak yerine, yataktan kalkmak, mümkünse başka bir odada kısa süre bir şeyle uğraşmak ve bir süre sonra yatağa gitmek daha iyi bir yöntem. Yalnız burada da, gecenin büyük bir kısmını uyanık geçirmiş olsanız dahi, uyku düzeni açısından sabah kalkmanız gereken saatte kalkmanız şart.
Cep Telefonu Işığı Uykuyu Bozar
Araştırma ayrıca İngiltere'de 28 milyon kişinin gece en fazla yedi saat uyuduğunu gösterdi.
Araştırmayı yürüten Hertfordshire Üniversitesi öğretim görevlisi Prof Richard Wiseman, bu verileri "aşırı derecede endişe verici" bulduğunu söyledi.
Wiseman, "Bu cihazların yaydığı mavi ışık, uyku verici melatonin hormonunu bastırıyor; bu nedenle yatmadan önce ondan sakınmak gerekiyor." dedi.
Ankete katılan 2149 yetişkinin yüzde 78'i gece yatmadan önce elektronik cihaz kullandığını belirtiyor.
18-24 yaş grubunda ise bu oran yüzde 91'e ulaşıyor.
Gözde hasar uyarısı
Herkesin uyku ihtiyacı değişmekle birlikte, yetişkinlerin gece en az 7-8 saatlik bir uykuya ihtiyaç duyduğu düşünülüyor.
Gençlerin ise 9 saat civarında uyuması öneriliyor.
Prof Wiseman önerilen süreden daha az uyumanın "kilo alma, kalp krizi, diyabet ve kanser gibi bir dizi sorun ile bağlantılı olduğunu" vurguluyor.
Daha önce ise gözlükçüler, telefonların uzun süre kullanımının gözde hasara yol açabileceği uyarısında bulunmuş, mavi mor ışığın göz arkası için tehlikeli olabileceğini söylemişti.
Uyku Apnesi
"YAPILAN TESTTE 85 ŞOFÖRDEN 46'SI UYKU APNESİ HASTASI"
85 kişi üzerinde yapılan uyku testinde 46 kişinin hastalığa sahip olduğunu dile getiren Türk TORAKS Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Hikmet Fırat, uyku apnesinin kilolu kişilerde görülme olasılığının daha fazla olduğunu dile getirdi. Dr. Fırat, 'Bu konuda 2 yıl önce kendi hastanemde yapılan bir çalışmam vardı uzun yol şoförlerinde. Aktif iki tane firmanın şoförleriydi bunlar. 85 şoföre uyku testi yaptık. 85 şoförün 46 tanesinde biz hastalığı hafif, orta, ağır diye 3'e ayırırız. Orta ve ağır dediğimiz yani ileri grup uyku apne sendromunun olduğunu tespit ettik. 85 kişide 46, yüzde 54'e tekabül ediyor. Bu tamamen spot aldığımız ve Türkiye'nin en iyi 5 tane turizm firmasının şoförleriydi. Bunlar daha seçme şoförler. Dolayısıyla gerisini siz düşünün. Bir anlamda da dünyada bu sıklık yüzde 2-4 arasındadır. Tabi bu kişilerin yaş ve cinsiyet grupları da çok etkili. 40 yaş üzerindeki erkeklerde bu sıklık çok daha fazla. Genel anlamda kilolu kişiler bunlar. Şoförlerin de çoğu inmobil dediğimiz yani hareketsiz olmaları sebebiyle fazla kiloya sahipler. Dolayısıyla uyku apnesi bu kişilerde biraz daha fazla durumda' şeklinde konuştu.
Uyku Apnesi
SAĞLIKSIZ KİLO ALMA UYKU APNESİNE NEDEN OLUYOR
Basit 5-6 soruyla hastalığın olup olmayacağını tespit edilebileceğini söyleyen Fırat, konuşmasını şöyle tamamladı.
'Hastalık aynı göz bozukluğu gibi bir şey. Gözünüz bozuksa siz onun önlemini alamazsınız. Dolayısıyla biz şuan hastalığın olup olmadığını aslında bir çeşit halk hastalığı işlemi yapıyoruz. Bunu bir takım anketlerle de belirleyebilirsiniz. Basit 5-6 soruyla bu hastalığın var olduğunu tespit edebilirsiniz. Ne olabilir? Buradaki en önemli önleyicilik sağlıksız kilo alma. Özellikle göbek çevresinin genişlemesi, boyun çevresinin kalınlaşması bu hastalığın sıklığını arttırmakta. Yani kilo ile birebir bağlantısı var. Kilo aldıkça hastalığınız ağırlaşıyor. Hastalığınız ağırlaştıkça da kilo alıyorsunuz. Kişi istese de kilolarını kolay kolay veremiyor. Hastalığın altında yatan bir tek sebep yok belki 30-40 nedeni alt alta sıralayabiliriz. Ama bunlar hep hastalığa katkı sağlayan durumlar. Direkt önleyicilik erken tanıyla konulabilir.'
Öğlen Uykusu
İNGİLTERE’de Cambridge Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre öğleden sonra kestirmek ömrü kısaltıyor. Zararı olmayan hatta yararı olan bir şey olarak görülse de öğleden sonraları günde bir ya da bir buçuk saat şekerleme yapmak uyumayanlara göre daha erken ölüme neden olabiliyor; erken ölüm riskini üçte bir oranında artırıyor. Uzmanlar, bunun nedeninin uykunun vücuttaki iltihaplanmaları tetiklemesine dolayısıyla da zatürree ve bronşit gibi akciğer hastalıkları riskini artırmasına bağlıyor.
13 YILLIK ARAŞTIRMA
Araştırma kapsamında 16 bin İngiliz 13 yıl süreyle izlendi; yaşam biçimleriyle ilgili başta uyku alışkanlıklarıyla ilgili olmak üzere sorular yöneltildi ve düzenli olarak öğleden sonra uykusuna yatanlarda erken ölüm riskinin arttığı saptandı. Öğleden sonraları bir saatten az uyuyanların erken ölme risklerinin yüzde 14, bir saatten fazla uyuyanların erken ölüm riskinin yüzde 32 arttığı belirlendi. Bir saatten fazla kestirenlerin solunum yoluyla ilgili sağlık sorunları nedeniyle ölme riskinin ise iki kat arttığı ortaya çıktı. Araştırma sonuçlarını değerlendiren Loughborough Üniversitesi’ndeki Uyku Araştırmaları Merkezi’nden Prof. Jim Horne kısa süreli kestirmenin ise yararlı olduğunu belirtti.
Kanser Tedavisi
Kanser Tedavii
Hücresel Tedavi Derneği Başkanı Prof. Dr. Osman İlhan, kanser, diyabet ve nörolojik hastalıklar başta olmak üzere gelecekte birçok hastalığın tedavisinde umut olarak gösterilen kök hücre araştırmalarının TÜBİTAK aracılığıyla destekleneceğini söyledi.
Bu tür araştırmaların geliştirilmesinin büyük önem taşıdığını vurgulayan İlhan, "Birçok hastalık için umut olarak gösterilmesine rağmen bu konuda yeterli araştırma yapılamıyor. TÜBİTAK çok önemli bir konuda bilim insanlarına çağrı yaparak kök hücre çalışmalarını destekleyeceğini duyurdu. Altyapı ve personel yetersizliği gibi nedenlerle bu konuda araştırma yapamayanların önü artık açılmış oldu. TÜBİTAK tarafından kök hücre çalışmalarına 2,5 milyon liraya kadar destek sağlanacak" dedi.
Kabul edilen projelerde kullanılacak kök hücrelerin Sağlık Bakanlığından ruhsatlı merkezlerde üretilmesi şartının getirilmesinin hasta güvenliği açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan İlhan, "Böylece hastada ne tür kök hücreler kullanıldığı bilinecek" diye konuştu.
Türkiye'nin hematoloji-onkoloji alanında dünyada önde gelen ülkelerden biri olduğunu kaydeden Prof. Dr. İlhan, kök hücre çalışmalarının desteklenmesiyle bu alanda da büyük gelişme kaydedeceğini dile getirdi.
Prof. Dr. Osman İlhan, TÜBİTAK'a kök hücre çalışmasıyla ilgili çok sayıda başvuru olduğunu, projelerin ekim ayının başında değerlendirileceğini söyledi.
TÜBİTAK'IN ÇAĞRISI
TÜBİTAK'ın bilim dünyasına yönelik çağrı metninde, hücresel tedavi ürünlerinin geliştirilmesi ve üretilmesi için bilimsel ve teknolojik potansiyelin harekete geçirilmesi gerektiği belirtildi.
Çağrıyla hem dünyada uygulanan hem de henüz uygulama alanında yer almayan ancak pek çok iyileştirici etkisi gösterilmiş hücresel tedavi yöntemlerinin ülkede geliştirilmesi konusunda proje sahiplerine önemli bir destek ortamı sağlanacağı kaydedildi.
Program kapsamında, hayvan deneyleri ve onarıcı hücre geliştirilmesine yönelik araştırmaların yanı sıra insan üzerindeki klinik çalışmaların da destekleneceği bildirildi.
Doğal Yollarla Uykusuzluk Tedavisi
oğal Yollarla Uykusuzluk Tedavisi
Uyku bozukluğu tedavisinde vitamin ve mineraller kullanılabiliyor. Araştırmalar, vitamin ve minerallerin uyku bozuklukları tedavisinde rol oynadığını gösteriyor. Özellikle silisyum dioksit, vücudumuzda biyoregülatör görevi yapıyor.
Almanya'dan getirdiği hastalarını hidroterapi ile tadavi eden Nörofizyoloji Profesörü Dr. Karl Hecht, uyku bozukluklarında doğal tedavinin emin ve koruyucu bir çare olduğunu söyleyerek, hidroterapi tedavi şeklini anlattı:
"Uykusuzluğun birçok nedeni bulunuyor. Uluslararası otoriteler 88 çeşit uyku bozukluğu olduğunu bildirmektedir. Bastırılmış duygular, korku, stres, dolu mide ve bağırsaklar, ağrılar, kafeinli içecekler, alkol, düzensiz yaşam biçimi, sigara, gürültü, elektromanyetik alanlar, yatak odalarındaki karbondioksit yoğunluğu, çeşitli fiziki ve psişik hastalıklar, uykusuzluğun nedenleri olarak sayılabilir.
Uyku süresi ne olmalı?
Uyku süresi için bir kriter yoktur. Bununla birlikte insan en az 4 saat dinlendirici bir şekilde uyunmalıdır. Çeşitli uyku tipleri vardır:
- Kısa uyku (gecede 6 saatten az )
- Orta uyku ( gecede 6-8 saat )
- Uzun uyku ( gecede 8 saatten fazla )
Yeni araştırmalar; uzun uykunun yanı sıra kısa uykunun da sağlıksız olduğunu göstermektedir. Uzun uyku da, kısa uyku da hayatı kısaltmaktadır. Uyku kalitesini etkileyen en önemli faktör, düzenli bir şekilde yatmak ve kalkmaktır.
Uykudan önce hafif ve az yemek tercih edilmelidir. Kafeinli içecekler uykudan en az 6 saat önce tüketilmelidir. Alkol ve nikotinden uzak durulmalıdır. Problemler uykudan önce çözülmelidir. Gündüzleri mini uyku yapılmalıdır.
Uykusuzluk çekenler neler yapmalı?
Her şeyden önce bir uyku doktorunun doğru teşhis koyması gerekmektedir. Böylece 88 uyku bozukluğu sebeplerinden hangilerinin bulunduğu tespit edilir. QUİSİ ile uyku laboratuarında olduğu gibi uyku bozukluğu teşhisi mümkündür.
Hayat tarzında düzen, alkol ve sigaradan kesinlikle uzak durmak, problemler, stres ve dolu bir mide ile yatağa girmemek de büyük önem taşır. Doğal tedavi uyku bozukluklarında da emin ve koruyucu bir çare olarak görülmektedir.
Düzenli yaşam, hareketlilik, kaplıcalar (fizyoterapi), solunum egzersizi, gün boyu ışık (güneş), sağlıklı beslenme, minerallerin doğru içerikte oluşu, iyi iklim, temiz hava ve gerçek doğa uyku bozukluğu tedavilerinde uygulanmaktadır. Gerek son yapılan araştırmalarda (ABD ve Rusya), gerekse benim yaptığım araştırmalar neticesinde görülmüştür ki, mineraller ve vitaminler uyku bozukluklarının ortadan kaldırılmasında büyük rol oynamaktadır.
Silisyum dioksit, bir biyoregülatör olarak metabolizmanın doğru ve dengeli olmasını sağlıyor. Termal su, silisyum dioksit ve diğer mineraller bakımından zengin olup, banyo yapmak ve içmek için çok uygundur. Böylece günlük ihtiyacımız olan 100-150 mg silisyum dioksit kolayca karşılanabilmekte ve uyku bozuklukları tedavisinde bize yardımcı olmaktadır."
En iyi uyku için Yatak Burda
Uykusuzluk Tedavisi
Uykusuzluk Tedavisi
Uykusuzluk çekenlerin bir can simidi gibi gördüğü uyku ilaçları, sadece birkaç haftayla birkaç ay gibi kısa bir süre içinde bağımlılık yaratabilir. Kişi ilaçsız hiç uyku uyuyamaz hale gelir. Uykusuzluğun tedavisiyle ilgili soruları Doç. Dr. Nalan Kayrak yanıtladı:
Uykusuzluğun tedavisi nasıl yapılır?
Bazen ilaçlarla bazen de yanlış uyku davranışlarının değiştirilmesiyle yapılır. Uykusuzluğa horlama, uykuda solunum durması gibi sorunlar yol açıyorsa cihazlardan yararlanılır; hatta bazen ameliyat gerekir.
Peki ne tür ilaçlar kullanılıyor?
Yatıştırıcılar (uyku ilacı) ve antidepresanlar uykusuzluk tedavisinde başvurduğumuz ilaçlar. Yatıştırıcıların çok uzun süre kullanılmaması gerekiyor. Çünkü bu ilaçlar birkaç haftayla birkaç ay gibi kısa bir sürede bağımlılık oluşturur. Kişi bu sürenin sonunda ilaçsız hiç uyku uyuyamaz hale gelir.
Antidepresanlar ise genellikle psikiyatrik belirtilerin bulunduğu uykusuzluk türünde kullanılır. Toplumda uykusuzlukların mutlaka yatıştırıcı, uyku verici ilaçlarla tedavi edildiği gibi yaygın ve yanlış bir kanı hakim. Bu inanış yüzünden iki grup hastayla karşılaşıyoruz. Birinci grupta, ilaç bağımlısı olmaktan korktuğu için doktora başvurmaktan kaçınanlar var. Çünkü bu hastalar doktora giderlerse mutlaka kendilerine bağımlılık yapıcı bir ilaç verileceğini düşünüyor.
İkinci grupta ise 'Nasılsa yatıştırıcı ilaç verecek, doktora gitmeme gerek yok. Eczaneden kendim de alsam olur' diyen hastalar var. Oysa uykusuzluğun tipleri birbirinden farklı, tedavileri de farklı. Bazı uykusuzluklarda yatıştırıcılar kullanmak gerekiyor ama uykusuzluk her zaman ilaçla tedavi edilmiyor.
Uykusuzluk ne zaman ilaçla tedavi edilir?
Kısa süreli uykusuzluklarda bazen yatıştırıcı, uykuya dalmayı kolaylaştırıcı ilaçlar verilebilir. Ancak ilaç vermeden önce uykusuzluğa eşlik eden başka bir hastalık olup olmadığına dikkat edilmeli. Uykusuzluk psikiyatrik bir hastalığın önde gelen belirtisiyse, örneğin depresyon söz konusuysa tek başına yatıştırıcı ilaç kullanılması, durumu kötüleştirebilir. Uykusuzlukla birlikte uykuda solunum bozukluğu, yani horlama ve uykuda nefes durmaları (apne) varsa, yatıştırıcı ilaç kesinlikle kullanılmamalı. Çünkü bu tür ilaçlar apneler sırasında ortaya çıkan oksijen azalmalarını çok daha kötü hale getirir. Uykusuzlukla birlikte huzursuz bacak hastalığı varsa depresyon giderici ilaçlar bu hastalığın belirtilerini daha da kötüleştirir. Yani uykusuzluk düzeleceğine artar. Kronik uykusuzluk durumunda ise hasta ilaç bağımlısı olmaya çok eğilimlidir; zaten çoğunlukla daha önceden çok sayıda ilaç kullanmıştır; bu ilaçlara karşı bağımlılık ortaya çıkmıştır. Bu nedenle yeni ilaçlar verilse bile bir süre sonra bunlar da etki etmemeye başlar.
Kişi uykuyla ilgili olumsuz davranışlarını da değiştirmediği için bir türlü sağlıklı uykuya kavuşmaz. Bu nedenle ilaçlar konusunda çok dikkatli olmak gerekir.
Uykuyla ilgili değiştirilmesi gereken olumsuz davranışlar neler?
Düzenli uyku alışkanlığı denilince genellikle aynı saatte yatağa gitmek akla geliyor. Oysa kural şu: Uykumuz tam gelmeden yatağa girmemeliyiz. Buna karşılık olarak birçok kişi "Ama zaten benim uykum hiç gelmiyor ki" diyor. Biz bu hastalara "Uyku ritminizi düzeltmek için belki de birkaç gece uykusuzluğa katlanmanız gerekiyor. Yani uykunuz gelmiyorsa o gece uyumayın. Hatta ertesi gün, bunu telafi etmek için de uyumamanız gerekiyor. Ama sabahları hep aynı saatte kalkmaya kendinizi alıştırın" diyoruz. Sağlıklı bir uyku için en önemli başlangıç noktası, gece bir - iki saat uyumuş olsanız bile sabah aynı saatte kalkmaktır. Çünkü bir süre sonra, beyniniz bu programa uyacak ve gece hangi saatte uyumanız gerektiği kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Yaygın yapılan hatalardan biri de yatakta uzun süre kalmak. Diyelim ki, uykuya dalmanız yarım saatten uzun sürdü. Ya da uyudunuz ama bir süre sonra uyandınız ve tekrar dalamıyorsunuz. Eğer uykunuz açılmasın diye yatakta kalmaya devam ederseniz uykuya dalmanız daha da zorlaşacaktır. Ne kadar uykuyu bekler, onu ne kadar kovalarsanız o da sizden o kadar kaçar. Yapmanız gereken şey yataktan çıkmak, dikkatinizi uyuma düşüncesinden uzaklaştırmak, hoşlandığınız birkaç işle uğraşmak ve biraz gevşemektir. Böylece uykunuzun tekrar gelmesini sağlayabilirsiniz.
Alkol rüyalı uykuyu azaltır
Alkol almak uyumayı kolaylaştırır mı?
Alkol başlangıçta uykuya geçişi kolaylaştırabilir ama uykunun yapısını bozar. Özellikle de rüyalı uykuyu (REM) azalttığı için uykuyu böler, hatta gece yarısı sık sık uykunun bölünmesine yol açar. Sabah da çok kötü, dinlenememiş, uykuya doymamış bir halde uyanmaya sebep olur.
Bitkisel çaylar uykuya dalmak için yararlı mı?
Yatıştırıcı özelliği olan bitkisel çaylar, miktarına dikkat etmek şartıyla kullanılabilir. Bunların en çok bilinenleri kediotu ve sarıkantaron. Akşam saatlerinde bir fincan bitki çayı içmek uykuya dalmayı kolaylaştırabilir.
Uykusuzluk çeken herkes uyku laboratuvarında değerlendirilmeli mi?
Hayır. Öncelikle uykusuzluk şikâyeti olan kişiyle görüşme yapılır. Bu görüşme bize hastanın durumuyla ilgili önemli bilgiler verir. Genellikle bu görüşme sonucunda uyku laboratuvarına gerek kalmadan problem anlaşılır ve tedaviye başlanır. Fakat bazı kişiler aylardır, hatta yıllardır hiç uyumadıklarını söyler. Bu tür uykusuzluk şikâyetinde uyku laboratuvarında inceleme yapmak şart. Uykuları kesintiye uğrayanlarda da uykuyu bölen durumun ne olduğunu laboratuvarda görmek gerekir.
En iyi uykuyu almak için Yatak Burda.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)